Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, yaptığı açıklamada Türkiye’de “Kürt meselesi” olarak adlandırılan sorunun yalnızca bireysel haklar çerçevesinde ele alınamayacağını belirtti. Özdağ, Cumhuriyet’in temel değerleri doğrultusunda hareket edilmesi gerektiğini vurgulayarak, “bu toprak savaşının PKK’nın arkasındaki güçler açısından amacı 21. Yüzyılın petrolü olan su kaynaklarını GAP bölgesi dahil Türkiye’den koparmak. Birinci Dünya Savaşı devam ediyor.” dedi.
Özdağ, konuyla ilgili olarak Anayasa’nın 66. ve 10. maddelerini hatırlatarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın etnik ve dini ayrım gözetmeksizin tüm vatandaşları eşit kabul ettiğini söyledi. Özdağ, Anayasa’nın 66. maddesi uyarınca “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür. Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türktür.” ifadesinin, etnik ayrışmayı reddettiğini vurguladı.
Açıklamasında terörle mücadelenin Türkiye için toprak ve egemenlik mücadelesi olduğunu belirten ve “Tek yol Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çizdiği yoldur.” diyen Özdağ, şunları söyledi:
“Bahçeli’nin Mayıs 2023’de “Çok şey değişecek. İnşallah Türkiye Cumhuriyeti değişmez” diyerek başlattığı ve Öcalan’ı TBMM’ye davet ederek sürdürdüğü süreç ne anlama geliyor?
TUSAŞ baskını, Esenyurt belediye başkanımın tutuklanması hatta önümüzdeki süreçte yaşanabilecek sınırötesi operasyon DETAYLARINI bir yana bırakarak “Kürt meselesinin” özünü ortaya koyalım.
Anayasamızın sadece 2 maddesi bile bütün etnikçi, azınlık ırkçısı, faşist anayasa değişikliği taleplerinin geçersiz olduğunu ortaya koyuyor. Bu maddeler 66. ve 10. Maddelerdir:
Madde 66. – Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür. Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türktür.
Madde 10: Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. (Ek fıkra: 7/5/2004-5170/1 md.) Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.
Anayasamız değişik ırk, din, mezhep ve etnik gruplar vardır ama hiç bir imtiyaza sahip olamazlar. Tek siyasi kimlik yurttaş olmakla kazanılan Türk kimliğidir diyor.
Kürt sorunu var diyenler ise Kürt kavramı Türk kavramı gibi anayasaya girmelidir diyorlar. Her bir Kürdün birey olarak hukuken eşit olması yeterli değil. Biz halk olarak Türkler ile eşit ve devlet egemenliğine ortak olmalıyız isteğinde bulunuyorlar.
Devlet egemenliğine ortak oluş beraberinde özerk/federal bölge+halk+yüksek otoriteyi gerektiriyor. Bu senaryoya göre Doğu ve Güneydoğu Anadolu 22 ilde özerk/federe bölge Kürdistan olacak. Bu bölgeyi DEM/PKK yönetecek. Geriye kalan Türkiye’yi ise kaynakları ile birlikte yöneteceğiz diyorlar.
Özetle bu konu bireysel haklar ile PKK açısından çözülecek bir mesele değil. Zaten Kopenhag kriterlerini kabul eden Türkiye’nin bireysel hak olarak tanıyabileceği bir hak kalmadı.
Sonuç olarak bilelim ki, terörle mücadelenin amacı insan haklarını kabul etmemek değil, toprak, egemenlik, ülke bütünlüğü savaşı yapılıyor. Ve bu toprak savaşının PKK’nın arkasındaki güçler açısından amacı 21. Yüzyılın petrolü olan su kaynaklarını GAP bölgesi dahil Türkiye’den koparmak. Birinci Dünya Savaşı devam ediyor.
Türk vatanı olan Kerkük, Musul ve Halep’ten petrol bölgelerinden çekilmek zorunda kaldık. Bu bölgede 1918 sonrasında Türklüğün yok oluşunu gün gün izledik.
Şimdi Türk vatanı su bölgelerini, GAP bölgesini ve daha fazlasını Rumeli’yi kaybettiğimiz gibi terk edip Türklüğün bu bölgelerde yok oluşunu izlemek zorunda kalmak istemiyorsak, tek yol Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çizdiği yoldur.”