DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, asgari ücret ve emekli maaşlarına yapılacak zammın gerçek enflasyon rakamı ve refah payı ile belirlenmesi gerektiğini söyledi. Yeniçağ TV’de Orhan Uğuroğlu’nun sunduğu “Kırmızı Koltuk” programına katılan Babacan, “Asgari ücret ve emekli maaşı gerçek enflasyon ve refah payı ile belirlenir. Kural budur. Ama TÜİK enflasyonuyla değil gerçek enflasyonla belirlenmelidir. Önce gerçek enflasyonu açıklayıp herkesin hakkını vermeniz lazım.” dedi.
Ali Babacan’ın konuşmasından satırbaşları şu şekilde;
“Ara zam vermeden maaşları sabit tuttular, kul hakkı yediler”
“Şu anda Türk-İş’in açıkladığı açlık sınırı 20 bini geçti. Açlık sınırı sadece gıda masrafı demektir. Dört kişilik ailenin karnını doyurması 20 bin lirayı geçmiş durumda… Asgari ücret ise 17 bin lira ve yılbaşından beri devam ediyor. ‘1 Temmuz’da ara zam verin’ dedik… Bakanlık dönemimde enflasyonun yüzde 6 olduğu zamanlarda bile biz ara zam yaptık. O ara zammı vermezseniz kul hakkı yemiş olursunuz. Ayrıca milyonlarca emekli 12 bin 500 lira maaş alıyor. Kendi açıkladıklarında bile yüzde 40’larda enflasyon varken, maaşları 12 bin 500 ve 17 bin lirada sabit tutmak kul hakkı yemektir. Bu durum kabul edilemez. Ali Babacan’ın ekonominin başında olduğu dönemde enflasyon çok düşükken bile ara zam yapıldı, şu an neden yapmıyorlar?”
“Enflasyon oranlarında, pandemi ve depremde bile gerçekleri gizleyen bir iktidar var”
“Hükûmet en büyük güveni enflasyon konusunda yalan rakamlar açıkladığında kaybetti. Herkesin çarşıda pazarda gördüğü enflasyonu, TÜİK olduğundan düşük açıkladığında devletin açıkladığı verilere kimse güvenmez. Pandemide ölüm istatistiklerini bile yayınlanmadı; yıllardır yayınlanan ölüm istatistikleri yayınlanmadı. Deprem oldu, kaç kişinin vefat ettiği bir muamma… Gerçekleri saklayan bir iktidar var. Güven dosdoğru olmakla sağlanır.”
“Biz sahici, gerçek siyaset yapıyoruz”
“Siyasetin hakikatle yapılması gerektiğini düşünüyoruz; siyasetin sahici yapılması gerekir. Daha iki üç ay önce, DEM ve HDP ile ilgili söylemediği lafı bırakmazken, seçimlerde olmayan ortaklıktan bahsederken dönüp dolaşıp ‘Öcalan Meclise gelmelidir’ demek rol yapmaktır. Biz doğruya doğru; yanlışa yanlış diyoruz. Erdoğan ne diyordu? ‘Öfke bir hitabet sanatıdır.’ Dolayısıyla sahici değilim diyor; ‘Öfkeleniyorsam da rolüm gereği öfkeleniyorum’ diyor. Biz sahici, gerçek siyaset yapıyoruz.”
“İki yılda sistemi kurar, ihtiyaç sahibi aileleri tek tek tespit ederiz”
“İzmir’deki vahim olay, 21. yüzyıl Türkiye’sine yakışmıyor. ‘Türkiye Yüzyılı’na yakışmıyor. Bu olanlar iktıdardakilerin başlarını iki elinin arasına alıp sorgulaması gereken bir olaydır. Bunun çözümü de var. 60 bin aile sosyal destek uzmanı ile Türkiye’deki nüfusun tamamının yakından izlenip eksiklerinin takip edilmesi ile ailelerin bırakın röntgenini MR’ının bile çekilmesi mümkün. Bu önerileri Cumhurbaşkanı’na da Bakanlara da gönderdik. 60 bin personel aldığınızda, aynı aile hekimi gibi nasıl Türkiye’yi kuşatıyorsanız sosyal destek uzmanlarıyla her ailenin kapısını çalıp takip etmek mümkündür. Bugün bilgi ve enformasyon çağındayız. Bu bir organizasyon meselesidir. Biz iki yılda bu network’ü kurarız, her ailenin neye ihtiyacı varsa, okula mı kaydettiremiyor, çocuğu okula aç mı gidiyor hepsinin tespiti mümkün, çok da basit… Ancak biraz kafa yorup iş bilenlerle çalışmak gerekiyor. İzmir’deki bu vahim olay kötü yönetimin sonucudur. ‘Kaç milyonluk ülke, her olandan nasıl haberleri olsun?’ diye bir şey yok. Bakın sizin aracılığınızla nasıl olacağını anlatıyoruz. İş bilenin kılıç kuşananın.”