Yönetim sorunu mu, yönelim sorunu mu?(Yönelim) Kendi durumunu ya da bulunduğu yerin durumunu başka yerlere göre belirleme.Günümüz de gerek siyasi gerekse sosyal ve kültürel alanda çeşitli olumsuz gelişmelerin gittikçe artığını, ayrışmaların tetiklendiğini, adeta teşfik edildiğini görüyoruz.Özellikle siyasal alanda bu durumun ap açık,ulu orta yaygınlaşması sonucunda Devletimizin gerek içerde gerekse dışarda kendi varlığını gösterme çabalarının anlaşılmaz girişim ve tutumları bunun canlı bir örneği olarak karşımıza çıkmaktadır.Bilimsellikten uzak bir şekilde cereyan eden yönetim şekli insanların yönelim şeklini de iyiden iyiye etkilediği, bu nedenle (yönelim) Kendi durumunu ya da bulunduğu yerin durumunu başka yerlere göre belirleme eğilimine girdiğini de ap açık görebilmekteyiz.Eskiden beri bu yönde yapılan siyasetlerden ülkemizin ve vatandaşlarımızın gördüğü zarar ve etkilerinden ders alınmamışcasına halen aynı yönde, hatta bir adım daha ileri giderek ortak akıl yerine tek akıl yöntemiyle ve yönelimi ile yapılan siyasetin aynı zamanda devlet etik kurallarının dışına çıkılması kanunsuz ve kuralsız kendi içinde çelişen bir yapının ortaya çıkmasına neden olmuştur.Ülkemiz kendi tarihi ve kültürüyle dünyaya kendini kanıtlamış olmasına rağmen acımasız siyasetin oyuncağı olmaktan bir adım öteye gidemediği gibi tam aksine yönelim arayışına gebe kalmıştır.Halbuki bulunduğu yerin kültür ve değerlerine sahip çıktığında, ya da bölgesine uygun projelerle yaklaşan siyasilere kapılarını araladıklarında çok sorunun çözüleceği gibi, başka değerlerin öne çıkmasına da ışık tutacağı kaçınılmaz olacaktır.Hal böyle olunca yerel kültürüne, sosyal yaşamına sağlanan katkılar sayesinde üreten bir akıla sahip olacağından olumsuz ve gereksiz yönelimlere gerek duymayacak ihtiyacı olmayacaktır.Günümüze baktığımızda akıl ve gelişimden soyutlanmış bir toplum profili olarak karşımızda duruyor. Bekleten değil bekleyen bir toplum ortaya çıktığından yönelim alanının da ne kadar geniş olduğu görülüyor ve rüzgara kapılmış kağıt parçası gibi savrulan bir yönelim sorunu ortaya çıkıyor.Bu durumda kanmak, kandırılmak, oraya buraya savrulmak, tutarsızlık, güvensizlik v.s kanayan bir yara kronikleşmiş bir hastalık gibi yakamızı bırakmıyor.Annesinden yemek bekleyen yeni yumurtadan çıkmış, acıktığında feryadı basan kuş yavrusu gibi olmaktan kurtulup yetişkin bir insan gibi kendi akıl ve öz çabalarıyla ayakta duran, ülkesi, ilkesi ve geleceği için çaba sarf eden bireyler olmadıkça yönelim kaçınılmaz olacak ve kimseye fayda sağlamayacaktır.Sonuç olarak ortak akıl yerine tek akıl siyasetinin ülkemize ve sosyal kültürel yaşamımıza etkisi içinden çıkılmaz bir hal aldığı üzere bütün değerlerimizi ortak akılla yeniden masaya yatırmak, geleceğe yönelik birlikteliğin pekiştirilmesi, bulunduğumuz yerin örf adet ve kültürel yapısını bozmadan yaşanılır bir alan yaratmak boynumuzun borcu olmalı.Aksi halde talan, yalan, gelecek kaygısı hiçbir zaman içimizden çıkmayacak, hayatı zindan etmekten başka bir işe yaramayacaktır. Herkes kafasına eseni yaparsa, yazımın başında da belirtiğim üzere menfi düşünceye göre yönelim arayışı da bitmeyecektir. Milli değerler üzerinden yapılan siyasete HAYIR…
Benzer Haberler
Gündem
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.