1. Haberler
  2. Sağlık
  3. Tıbbi cihaz sektörü varoluş mücadesi veriyor

Tıbbi cihaz sektörü varoluş mücadesi veriyor

featured
service
Tıbbi Cihaz Sektörünün kamu ve üniversite hastanelerinden birikmiş alacaklarının 4 yıla varan vadelere uzaması ve alacakların ödenebilmesi için firmalardan iskonto istenmesinin ardından Araştırmacı Tıp Teknolojileri Üreticileri Derneği (ARTED) Başkanı Ayhan Öztürk konu ile ilgili basın toplantısı düzenledi.Öztürk, düzenlediği basın toplantısında, iskonto uygulanmadan alacaklarının ödenmesini, gelecek dönemde de ödeme sisteminin öngörülebilir-makul bir düzene oturtulmasını talep ettiklerini açıkladı.10 Temmuz 2020, İstanbul- Tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 salgın süreci; sürdürülebilir ve güçlü sağlık sistemlerinin ve bu sistemlerin yürümesini sağlayan paydaşların kritik önemini net bir şekilde ortaya koydu. Türkiye’de sağlık ekosisteminin önemli bir parçası ve tıbbi cihaz sektörünün önde gelen sivil toplum kuruluşlarından Araştırmacı Tıp Teknolojileri Üreticileri Derneği’nin (ARTED) Başkanı Ayhan Öztürk ve ARTED Yönetim Kurulu üyeleri de gerçekleştirdiği basın toplantısında; tıbbi cihaz sektörünün, sağlığın sürdürülmesi ve geri kazanılmasındaki tanı, izleme, tedavi ve bakım aşamalarındaki yerleri ile sağlık ekosistemi için çok büyük bir değer kattığını ifade etti.Tıbbi cihaz sektörüne yönelik genel değerlendirmelerin yanı sıra kamu tarafından sağlık sektörünü yakından ilgilendiren politika ve düzenlemeler ile ilgili de bilgi veren Öztürk şunları söyledi: “Türkiye’deki yerleşik ofisleri ile 2.600 yüksek nitelikli çalışan istihdam eden 18 ARTED üyesi firmamız; hasta erişimini artırabilmek, sağlık hizmeti sunucularına kesintisiz hizmet verebilmek, satış sonrası teknik servis sunabilmek, klinik destek sağlamak ve dağıtım-operasyon hizmetini organize edebilmek için 660 küçük ve orta ölçekli distribütör, bayi ve diğer tıbbi cihaz firması ile birlikte çalışmalarını sürdürmektedir.”Bilgi ve teknolojiyi ürüne dönüştüren hizmet sektörüyüzTürkiye’deki yenilikçi ve yüksek teknoloji odaklı tıbbi cihaz sanayisinin geliştirilmesi ve Türkiye’deki hastaların sağlığına katkıda bulunulması amacıyla yeni ürünlere, bilgilere ve teknolojiye ulaşımı yaygınlaştırmak amacıyla hareket ettiklerini belirten Öztürk şöyle devam etti: “Ortak amacımız insanların yaşamlarına dokunmak ve onların sağlık ve mutluluğu için değer yaratmaktır. ARTED Türkiye’de, üye şirketleri ile çok önemli bir global deneyimi ve medikal teknoloji anlamında kayda değer bir bilgi birikimini temsil etmektedir. Bu bilgi ve deneyim her an karar vericiler ve sağlık profesyonelleri ile paylaşılmaktadır. Temsil ettiğimiz tıbbi cihaz firmaları; sağlık hizmeti sunucularına kesintisiz hizmet verebilmek adına, ürün sağlamanın yanında teknik servis hizmeti, klinik destek ve dağıtım-operasyon hizmetlerini organize edip laboratuvar, klinik ve yoğun bakım ünitelerindeki işleyişin devamlılığı için 7/24 tüm olanaklarıyla çalışmaktadır. Üyelerimizin operasyon ve destek ekip çalışanları, binlerce sağlık profesyoneli ile birlikte sağlık kuruluşları ve hastanelerde ürün kurulumu, teknik servis hizmeti, uygulama, ürün kullanımı ve eğitimleri, klinik destek gibi çalışmaları sürdürerek, kamunun sağlık hizmetlerine erişimini sağlamak adına görevlerini yerine getirmeye devam sektörün gizli kahramanlarıdır. Teknolojilerimiz hakkında sağlık çalışanları için sunduğumuz eğitimler de ürettiğimiz çözümün bir parçası.”Finansal sürdürülebilirlik şartTıbbi cihaz ürünleri için uygulanan düşük fiyat ve kamu ve üniversite hastaneleri tarafından satın alınan tıbbi cihazların ödeme vadelerindeki geç ödeme politikasının sektörün en önemli gündem maddesi olduğunu belirten Öztürk, sektör olarak varoluş mücadelesi verdiklerini belirtti. Sürdürülebilir bir sağlık ekosistemi için sektörün taşıdığı finansal yükün hafifletilmesinin oldukça önemli bir hal aldığını belirten Öztürk şöyle devam etti: “COVID-19 salgını boyunca sağlık hizmetlerinin aksamaması için olağanüstü bir çaba sarf eden tıbbi cihaz sektörü olarak üstlendiğimiz finansal yükü artık taşıyamıyoruz. Sektörün kârlılık ve finansman sorunu COVID-19’un sektörü küçültücü etkisi ile birlikte bir krize dönüşmüş durumda. Kamu sağlığını tehlikeye atmamak adına, mali kayıplarına rağmen pazarın ihtiyacını her şartta karşılama yoluna giden firmalar, geçmiş döneme ait alacaklarının tamamını tahsil edemezse, sektörümüzde geri dönülemeyecek derecede zarara yol açılacaktır. Hem ödemedeki bu belirsizlik hem de finansal kaynaklara ulaşma imkanının giderek azalması, şu sıralarda en çok desteğe ihtiyaç duyan tıbbi cihaz sektörünü içinden çıkılmaz bir darboğaza sokmaktadır.”Güven erozyonu yaşıyoruzKamuya ait devlet ve üniversite hastanelerine satılan tıbbi cihazdan dolayı birikmiş alacağın yaklaşık 16 milyar TL, olduğunu belirten Ayhan Öztürk, “Türkiye’nin gücü bu alacakları ödemeye yeter. Yapılmak istenen Türkiye’ye yabancı yatırımcı çekmek, yerli ve milli üretim ise bu uygulama sürece ciddi zarar veriyor” dedi. Bu alacaklardan bir de %25 oranında feragat etme beklentisinin sektörün üretim ve ihracat performansını olumsuz etkilediğini belirten Öztürk, ödeme dengelerinde yaşanan bu sorunların yabancı yatırımcıların gözünde Türkiye’yi güven erozyonuna uğrattığının altını çizdi. Bu uygulamanın Türkiye’ye kaynak getiren, istihdam sağlayan, Ar-Ge’ye milyarlarca dolar harcayan teknoloji odaklı tıbbi cihaz sektörünü mağdur etmekte olduğunu belirten Öztürk şunları söyledi: “Nisan 2018’de, sektörümüzden, Tıp Fakültesi Hastanelerinden 2016 ve 2017 yıllarına ait alacaklarının geriye dönük ödenmesi karşılığı feragat uygulaması talep edilmiştir. Birikmiş borçların temizlenmesinden sonra ilerleyen dönemlerde ödeme vadelerinin sözleşmelerde yazan süreleri aşmayacağı sözü verilmesine rağmen bu kamu ödemeleri gecikmiştir. Sektördeki firmalar, Nisan 2018’den bugüne kadarki süreçte girmiş oldukları ihalelerde ödeme sürelerinin 6 aydan daha uzun olmayacağı bilgisini göz önünde bulundurarak hazırladıkları fiyat teklifleri ile büyük zarar görmüştür. Feragat anlaşmaları sonrasında yaşanan Ağustos 2018 kur krizi, feragatte bulunmayan firmaların üniversite hastanelerinden hemen hemen hiç tahsilat yapamamalarına, krediye erişim olanaklarının kısıtlanmasına ve en önemlisi kamu ödemelerinin gecikmesine sebep olmuştur. Bu nedenlerle tıbbi cihaz sektörünün mali durumu geçtiğimiz iki sene içerisinde daha da kötüleşmiştir.”Türkiye’de kullanılan cihazların teknoloji yaşı 10-12ARTED’in, görüntüleme cihazları dışındaki tedavi ve teşhiste kullanılan tıbbi cihaz ve sarf malzemelerinde teknoloji geliştirmeye dayalı üretim yapan küresel firmaları kapsadığını vurgulayan Ayhan Öztürk, Türkiye’nin ihale sisteminin fiyat odaklı olmasının yeni teknolojilerin pazara girmesini zorlaştırdığını kaydetti. Öztürk, “Bizim sunabileceğimiz birçok yeni ürün var. Avrupa, Amerika, hatta Asya ülkelerinde rahatça satılabilen ürünler Türkiye’de maalesef satılamıyor. Dolayısıyla Türkiye’deki ortalama teknoloji yaşı şu anda sektörümüz için yaklaşık 10-12 yıl civarında” dedi. Değer bazlı ödeme sistemlerinin fiyat değil, sonuç ve sonuç oluştururkenki süreçlerde sağladığı toplam faydaya odaklandığını vurgulayan Öztürk şunları kaydetti: “Devlet Malzeme Ofisi’nin Sağlık Market uygulamasıyla hastanelerin ihtiyacı olan tıbbi cihazların e-ihale yöntemiyle alınması öngörülmektedir. Bu uygulama yanlış değil ancak uygulama üzerindeki bazı belirsizlikler ve kararlar sektörümüz için stok yönetimi, rekabetin zorlaşması gibi riskleri de beraberinde getirmektedir. Yapılan açıklamalarda satın alımların odağı çoğunlukla tasarruf ve fiyatların düşmesi üzerine kurulmakta ve ‘ucuza almak’ yaklaşımı e-ihale yönteminin ana odağını oluşturmaktadır. İhaleler ile en ucuz ürünü almak, başlı başına bir sorunsaldır. Bu yaklaşımın yurttaşların daha kaliteli sağlık hizmeti alma talebine, sağlık ekosistemine ilk başta yapılan minik bir tasarruf dışında hiçbir katkısı bulunmamaktadır. Günün sonunda, alınan ucuz ürünün kalitesi ile ilgili sıkıntılar sağlık sistemlerine çok daha büyük maliyetler yükleyecektir. ‘Kaliteyi ucuza almak’ anlayışıyla bu sistemin işletilmesiyle kaliteli ürünler için ederinden daha az bir teklif sunmak, tüm sistemi çıkmaza sürükleyecek ve sürdürülebilir sağlık ekosistemine bırakın katkıyı aksine büyük zararlar verecektir. Ayrıca alım periyotlarının zaman aralığının açılması, yılda bir kez alım yapılması gibi durumlarda sektör çok büyük yaralar alacaktır. Rekabet şartları hem yerel firmalar hem de uluslararası markalar için zorlaşacaktır.”Sonuç olarak; tıbbi cihaz sektörü ürün değil, hizmet odaklı, değer üreten bir sektördür. Sektör ürünleri, maddi değerleri dışında ilk etapta gözle görülemeyecek kadar muazzam bir değer yaratmaktadır. Sürdürülebilir bir sağlık sistemi ve sektörün içinde olduğu darboğazın aşılması için yapısal sorunların çözülmesi ve sektörün en acil ihtiyacı olan ödemelerinin zamanında ve tam olarak yapılması gerekmektedir.
Tıbbi cihaz sektörü varoluş mücadesi veriyor
Yorum Yap