Türk kültürü, atasözleri ve deyimlerle zenginleştirilmiş bir ifade gücüne sahiptir. Bu sözler, toplumsal bilgelikleri ve nesilden nesile aktarılan deneyimleri yansıtır. “Serçenin adı kalmazdı” şeklinde biten bir atasözü ise, bu zenginliğin bir parçasıdır. Peki, bu atasözünün başı nasıldır? Şıklara baktığımızda seçenekler şunlardır:
“Serçenin adı kalmazdı” şeklinde biten atasözünün başı nasıldır?
a) Güvercinin gözü doysaydı
b) Kedinin kanadı olsaydı
c) Kışın çam ağacı solsaydı
d) Darıya gönül koysaydı
“Kedinin kanadı olsaydı, serçenin adı kalmazdı” atasözü, güçlü bir varlığa ek bir güç verildiğinde zayıfların ne kadar çaresiz duruma düşeceğini ifade eder. Bu atasözünde kedi, gücü temsil ederken; serçe ise zayıf ve savunmasız olanı temsil etmektedir. Eğer kedi uçabilme yeteneğine sahip olsaydı, yani bir de kanatı olsaydı, serçeler için hayatta kalmak çok daha zor olurdu.
“Kedinin kanadı olsaydı serçenin adı kalmazdı” atasözü, güç dengesizliklerine dair bir uyarı niteliğindedir. Bu atasözü, eğer güçlü olanların (burada kedi) daha da fazla avantaj elde etmesi durumunda, zayıf olanların (serçe) varlığını sürdüremeyeceğini ifade eder. Kısacası, eğer kedilerin kanatları olsaydı, serçeler için kaçış mümkün olmazdı ve bu küçük kuşların varlığı tehlikeye girerdi. Bu da, serçelerin özgün kimliklerinin kaybolmasına neden olurdu.
Sorudaki diğer seçenekler ise “güvercinin gözü doysaydı,” “kışın çam ağacı solsaydı,” ve “darıya gönül koysaydı” gibi ifadelerden oluşuyor. Ancak doğru cevap, “Kedinin kanadı olsaydı” atasözünün başlangıcıdır.