Gündelik siyasete dair yazmamayı tercih ediyorum. Haberin hızı bilgiyi ve yorumu anlamsız kılıyor artık. Üstelik ülkemiz haftalık periyotta yazı yazmayı günlük köşe yazmaktan daha zor hale getiren bir politik gündemle iç içeyken gündelik siyasete dair yazmak daha da zorlaşıyor. Günde birkaç köşe yazısı yazmak haftalık yazmaktan inanın daha kolay. Düşünsenize köşenize hasbelkader sığacak bir gündemi yorumunuzla ele almışsınız ve haftaya kaldığınız yerden devam edeceksiniz; olayların oluş sıralamasını yazmak bile köşeyi doldurabilir. Bende ‘İnsanın Taşrası’nda derdimi dökerken daha genel geçer konulara odaklanmaya çalışıyorum. Fakat farklı olduğunu düşündüğüm bir uğraktan geçerken tarihe not düşme ihtiyacı ve sorumluluğunu da ayrıca hissediyorum.Ülkemizin son birkaç yılını şekillendiren tescilli ittifaklar döneminde bir kırılma olacağı görülüyor. Son haftaki olaylar dizgesi gidişatın aynı rotada ilerlemeyeceğine dair ipuçları veriyor.Ekonominin hayli zamandır yolunda gitmediği acı bir gerçekti ama başta Cumhurbaşkanı olmak üzere tüm iktidar önce şahlanmaktan, ardından tavana doğru piklerden acı reçetelere gelerek bu gerçeği geçte olsa kabul etmiş oldular. Bu gerçeği kavramanın miladı olarak Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın istifası görülmelidir. Tek başına bu görüntü bile zaaflıdır. Türkiye’nin ekonomisi sıfırı tüketmişken şaşaa içinde yaşayanlar bir hafta içerisinde acı acı reçetelerden bahsetmeye başlıyorlar. Bu en hafifinden şu demektir: bir hafta öncesine kadar yıllardır bu millete yalan söylenmiştir.Berat Bey’in hemen ardından gelen Bakan ve onun muarızı Merkez Bankası başkanı ise, Cumhurbaşkanının ‘faiz sebep enflasyon neticedir.’ Yaklaşımının tersine son dönemin en yüksek faiz artırımını gerçekleştirmiştir. Aklınızın ucundan faiz lobisi geçiyorsa hiç üzülmeyin o sorunu caiz lobisi çoktan çözdü. Ekonomik gidişatın nasıl halkın çıkarlarına döneceğini Türkiye’de bilmeyen kimse yoktur. Asıl mesele onu uygulayacak politik ve halkçı tutumdur. İktidar bu batağa bizleri özelleştirmeci ve yandaş kayırmacı tavrıyla sokmuştur ve bunda ısrarcıdır.Hukuk ve demokrasi alanında reform seslerinin kulaklarımızı çınlattığı süreçti ömrümüzden yiten bir hafta. Bülent Arınç’ın bir televizyon kanalında söyledikleri birkaç gün boyunca sanki bir nabız yoklama edasıyla yalanlanmadı. Hatta üzerine çekinik yorumlar yapıldı. Tepkinin yoğunluğu sonucunda Cumhurbaşkanı ‘prompter’dan üzerinde düşünüldüğü açık olan bir açıklama yayınladı. Agresifti, yeni politik açılımlara kapalı görüntüsü netti. Ama bildiğimiz bir şey daha var; iktidar 20 yıla yaklaşan süreçte hamlelerini önden nabız yoklayacak bazı girişimlerle yapmıştır. Zira içinde bulunduğumuz siyasi, ekonomik ve diplomatik girdap bu gidişin aynı hız ve rotada sürdürülemeyeceğini gösteriyor. Bunu gören iktidar da en tılsımlı fakat dejenere olan kelimeleri ‘reform’a sarılıyor.Hukuk konusunda reformun dillendirildiği bir kesitte Mafya ana muhalefet liderini tehdit ediyor Cumhur müttefiki Mafya’ya sahip çıkıyor. Bu bir ön alma çabasıdır ve ittifak içi bir restleşmedir. Türkiye’de hiçbir dönem mafya bu denli açıktan savunulmamıştır. Hukuk ve reformdan en üst perdeden bahsedilirken oluşan bu tablo trajikomiktir.Öte taraftan bence ittifak içi örtülü restleşmelerden biri de; Avrupa ülkeleri tarafından MHP’nin siyasi faaliyetleri bir bir yasaklanırken Cumhurbaşkanı tarafından söylenen yönümüz ve yerimiz Avrupa’dır açıklamasıdır. Böyle bir niyetle söylenmemiş bile olsa sonuç itibariyle sürdürülmesi güç bir ilişkiye dönüşmek ihtimali vardır.Adalet Bakanı’nın dile getirdiği bir vecizi ve ona bağlantılı bir atasözünü hatırlatarak bitirelim. Adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun! Kıyamet neyden kopardı? Biri yerken diğeri baktığında..
Benzer Haberler
Gündem
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.