Kaderoğlu: “Çubuk, Akyurt, Kalecik, Kazan ve yöremizin tamamında her siyasi görüşten insanın bir araya gelip memleketin sorunlarına çözüm önerileri sunup bu yollara dair adımlar attığı bir platform kurulabilir.” dedi.Gazetemizin köşe yazarı aynı zamanda yöremizin genç siyasetçilerinden Can Kaderoğlu ile hem bölgemizi, hem memleketi, partilerini ve siyaseti konuştuğumuz keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.Çok genç yaşta gazetemizde köşe yazıları yazmaya ve siyasi fikirlerinizi paylaşmaya başladınız, bugün bu fikirler ekseninde memleketle ilgili bir genel analiz yapmak istersek, kendinizi nasıl ve ne üzerinden tanımlarsınız?
– Evet, oldukça genç bir yaşta köşe yazmaya hatta Çubuk sokaklarında Ufuk gazetesini dağıtarak nostaljik bir gazeteciliğe adım atmıştım o dönemler CHP Gençlik kollarında sorumluluk alan bıyığı terlememiş bir gençtim. Yıllar geçti üzerinden hala biyolojik ve siyaset zemininde genç olduğumuz fakat taşı kırmakta biraz daha deneyim kazandığımız söylenebilir. Bu bağlamda hep bir arayış içinde olduğum, öğrenmeye ve bildiklerimi paylaşmaya gayret ediyorum. Bu iki eylem birbirini öyle güzel tamamlıyor ki hayatı keyifli hale getiriyor. Özcesi 30’lu yaşlarının başında biri olarak 17 yıllık bir siyaset serüveninin içerisinden söyleyebileceğim şey, siyasi sıfatların bence öneminin azaldığıdır. Hem dünyanın geldiği yer hem ülkemizin içinde bulunduğu durum hem de yöremiz açısından ele alındığında benim ya da birilerinin kendine ne sıfat ya da isimle yaklaştığından daha önemli olan şey ne yaptığıdır. O açıdan kendimi büyük bir sıfata tabi tutmanın ağır sorumluluğu altında hissediyorum. Toplumun, ülkemin ve tüm insanlığın menfaatleri için gayret içerisinde olmaya çalışıyoruz.Peki, somutlaştırarak sorayım bunlardan bağımsız bir siyasi düzlem mümkün mü sizce? Ve bu sözgelimi Çubuk’ta ya da Akyurt’ta nasıl tezahür edebilir?
Tabiki dünyada küresel bir hegemonya sistemi var ve bunun adı kapitalizm. Asıl mesele siz kapitalizme nasıl yaklaşıyorsunuz, ayrım burada başlıyor. Bir insanın solculuğu, liberalliği muhafazakarlığı, demokratlığı, milliyetçiliği bu konuda netleşmesi üzerinden okunmalıdır. Küresel sömürü düzeni olan kapitalizme mesafe koymayan onunla bir derdi olmayan kendini büyük ve keskin davalarla tanımlayınca komik oluyor. Örneğin dünya 5’ten büyük deyip Türkiye’yi 5 tane tufeyli müteahhite teslim ettiğinizde ettiğiniz o bütün laflar ehemmiyetini kaybediyor. Dolayısıyla anlamı güncellenmeye muhtaç olsa da dünyada hala ideolojik fikirler var ve genel anlamıyla fikri düzlemi bunlar belirliyor. Asıl mesele bunları insani olarak medenice konuşup aktarabilmek. Gelelim bunları bizim yöremizde nasıl ele alacağımıza; biz siyaseti kimlikler üzerinden değil insanın emeği ve ekmeği yani hayatın kendisi üzerinden yapmak zorundayız. Artık insanların inançları üzerinden yapılan korkutma, baskı ve bununla yeşeren istismar siyaseti sona ermeli. Siyaset tekrar rayına girip insanların inançları ya da kimlikleri üzerinden değil hayatın gerçek sorunları üzerinden şekillenmeli. Geçmişte bizimde bu konuyla ilgili hatalarımızın olduğunu düşünüyorum.Geçmişte hatalarımız oldu dediniz, neyi kastettiniz? CHP’nin geçmişte ve günümüzde hataları var mı sizce?
Elbette oldu, hatasız olsak en azından siyasi hata ya da eksiklerimiz olmasaydı herhalde bir iktidar partisi mensubu olarak yapıyor olurduk bu röportajı. Sol için 1980 darbesi önemli bir kırılmadır ülkemiz açısından ama 80 darbesinin üzerinden 40 yıl geçmiştir ve bunun etkilerinden sıyrılmak zorundayız. Mesela 80 öncesinde gecekondular ve yoksul semtleri, işçi mahalleleri CHP’nin ağırlığının olduğu yerlerdi buralara dair yaklaşımımız uzun süre eksik kaldı. Yine darbecilerin ve siyasete dışardan ayar verme isteğinin bir sonucu olarak sanki CHP askerle bir siyasi birliktelik içerisinde olarak lanse edildi oysaki darbelerin tamamında kapatılıp en büyük zorlukları yaşayan yine CHP’dir. Yine dindar mutaassıp kesimlerin sorunlarının bütünlüklü ve daha samimi olarak ele alınması mümkündü ama nedenini hala anlayamadığım şekilde bu konuda da hatalı adımlar attığımızı söyleyebilirim. Yani istismar edildiğini düşündüğüm bir konunun istismar edilmesine vesile olduğumuz bir zaman dilimi oldu geçmişte. Ama özellikle Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun ortaya koyduğu siyasal paradigma bu tarz yapay sorunların ortadan kaldırıldığı ve barışan bir Türkiye düzlemi için bir yol haritası sunuyor. Özetle daha fazlasının da sayılabileceği başlıklarda ya eksik kaldık ya da eksik kalmadığımız halde bunu halkımıza anlatamadık. Siyasette asıl hata hamle yapmamak değil yapılan hamleyi kitlelere aktaramamaktır. Burada devreye ilçe örgütleri ve teşkilat yapıları girer ve halka doğrudan sözü ulaştırır. Eksik yanlarımızdan biri de bu olduğu gerçeğinin altını çizmek isterim.Son cümleniz üzerinden gidersek Ankara’nın çevre ilçelerinde özellikle de kuzeyinde CHP’nin eksik olduğu ve vatandaştan kopuk olduğu düşüncesi hakim, doğru mu bu sizce?
Bu sorunun yanıtını, uzun yıllardır sayısız sıkıntıya rağmen ilçe binalarının kapısını açık tutan sayısız parti emekçisine teşekkür ederek vermek durumundayım. Maalesef ki, özellikle yerel iktidarı alma umudumuzun olmadığını düşündüğümüz yerlerde ki sadece Ankara’da değil İç Anadolu olmak üzere bir çok yerde parti siyaseti yapmayı o kapıyı açık tutmak saydık. İnanın teşkilatın içindeyken insan o büyülü işlemi bir kutsal görev olarak ele alıyor. Ama bu siyaset için bir başlangıç noktası, asıl mesele kendi kapını açık tutmak değil halkın kapısını açabilmektir. Onun evine girebilmek, gönlüne girebilmektir. Bunu bir özeleştiri olarak ele almalıyız. Bunun için gayret edenlerin samimi çabalarını anlamsızlaştırmak ya da onlara karşı cephe almak doğru değildir ve nafiledir.Partide bununla ilgili gündem var yani?
Yıllardır muhalefette olan hatta bizim yöremizde yüzde %10 bandında olan ve iktidar olmak isteyen bir partide bununla ilgili gündem yoksa zaten geçmiş olsun. Bunu konuşmayan, bununla ilgili mesai harcamayan, ilerletici tartışma süreçleri yürütmeyen ve yeniyi arzulamayan bir parti nasıl iktidara gelecek? Söylemek istediğim ‘değişimle iktidar gelir’ gibi basit bir tez değil, siyasi parti içinde bulunduğu kitleye hitap etmelidir, değişim sadece halktan beklenecek bir tutum değildir. Hayatın kendi dinamikleri içinde değişime direnilmez.Nasıl aşmayı düşünüyorsunuz?
Tabii ki bunun tek ve bulunmuş bir çözümü yok, denemek zorundayız. Ama siyasette bir kuşak çatışması olduğu kesin. X,Y,Z kuşakları siyasetin eğilimlerine katkı sunarken, siyasetçiler arasında bu durum belirginleşiyor. Her partinin bu sorunu yaşadığına eminim, bizde de bunun patinajları doğal olarak olacaktır. Asıl konu günün siyasal ihtiyaçlarını anlayan ve ona yerelde bütünlüklü çözümler üretecek, kendini geliştirmeye açık, insan ilişkileri gelişkin kadroları yaratmak ve siyaseti CHP açısından bir emekli faaliyeti olmaktan çıkarmaktır. Partinin özellikle taşra teşkilatları kendisini yeniden organize etmelidir. Daha kapsayıcı ve sahada hareketimizi artırarak ilerlemeliyiz. Bakın geçmişte farklı siyasi partilerde bulunmuş sayısız insan şimdi partimize oy verdi ve parti içinde yer almak istiyor. Bu konuda tutuculuk yapılamaz, halkımıza kapılarımızı sonuna kadar açacağız. Bu partinin adı boşuna Halk Partisi değil. Ve Cumhuriyet Halk Partisi Cumhuriyeti kuran parti olarak Türkiye’nin her yerinde yerelde ve genelde iktidarı alma potansiyelini taşımaktadır. Buna inancı ve bu bayrağı taşımaya iradesi olmayanların yoldan çekilmeleri hepimiz için evladır. Tabii burada partinin genel merkezi ve il başkanlığı da bu bölgelere dair yerelle eşgüdümlü olarak dört başı mahmur ve orta uzun vadeli planlamalar yapmalıdır. Düşünsenize il yönetiminde yöremizi siyaseten temsil edecek kimse yok, e oy alamıyorsun zaten belediye meclisinde yok. Peki, bizim sorunlarımız nerde ele alınıp yaklaşımlarımız nerde siyasal anlamda temsil edilecek?Belediye Meclisi demişken, CHP 25 yıl sonra Ankara’yı aldı, sizce nasıl gidiyor, süreci nasıl değerlendirirsiniz?
25 yıllık bir enkazın üzerine hemen gül bahçesi inşa edemezsiniz, öncelikle o enkaz yerden kaldırılmalıdır. Ama tüm handikaplara rağmen Mansur Yavaş çok büyük bir mevzi kazandırmıştır Ankara’lıya o da dürüstlük. Ankaralının uzun bir süredir ihtiyaç duyduğu, samimi, dürüst, çalışkan ve halkçı başkan ihtiyacının karşılığı olmuştur Mansur başkan bir Ankaralı olarak söyleyebilirim ki, Ankara’nın talihidir. Yukarıda anlatmaya çalıştığım yeni siyaset tarzımızın ve değişime ayak uydurma sürecinin en büyük göstergesi Mansur Yavaş ve onun yönetim tarzıdır. Çok değişik siyasi eğilimlerin ortak paydası olabileceğini görmek ve bunun üzerinden ayrımlara değil ortak noktaları öne çıkarabilmemiz açısından sadece Ankara’ya değil tüm Türkiye’ye bir işarettir. Birlik siyaseti kazanan ve kazandıran bir yaklaşımdır.Bu anlamda Millet İttifakı’na dair yaklaşımınızı da öğrenmek isterim?
Bildiğiniz gibi son seçimde Çubuk’ta Millet İttifakındaki dostumuz İYİ Parti’nin adayı lehine adaylıktan çekilmiştim, ilçe teşkilatımızın da büyük özverisiyle o süreç bence örnek bir şekilde yönetildi. Karşılıklı anlayış ve memleketi merkeze alan, egolardan arınmış şekilde ele alındığında bu ittifak uzun yıllar ülkemizi yönetecek bir iktidarı hazırlıyor, bunu hissediyorum. Genel başkanların karşılıklı anlayışlarından tutun tabandaki kaynaşmaya kadar birçok gösterge var. Bu anlamıyla Millet İttifakı, milletimizin en geniş birlikteliğine yaslanmalıdır düşüncesindeyim. Daha fazla parti buraya dahil olacaktır. Ve kapıları adı gibi, milletin tamamına açıktır.Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Sorular üzerinden şekillendiği için eksik bıraktığımız yerler olabilir fakat şunun altını çizmek istiyorum. İlçelerimiz siyasette aktif şekilde temsil edilmiyor. Hiçbir parti bizim yöremizden bir temsilcisini süreçlere dahil etmiyor. Bu konuda yöremiz kendi adaylarına, temsilcilerine daha geniş kalplilikle sahip çıkmalıdır, doğrusu odur. Çubuk’lu vekiller, Akyurt’lu vekiller hayal değildir. Bu durumdan kurtulmak için birlik olmamız gerekiyor. Daha geniş birlikteliğin imkanları vardır. Çubuk, Akyurt, Kalecik, Kazan ve yöremizin tamamında her siyasi görüşten insanın bir araya gelip memleketin sorunlarına çözüm önerileri sunup bu yollara dair adımlar attığı bir platform kurulabilir. Önerim çözüm odaklı ve birlik anlayışıyla yola çıkmış bir Kuzey Ankara Platformudur. Bu Ankara’ya da yöremize de bir vizyon katacaktır, sahipsiz gibi duran yöremizi daha dik durabilmek açısından besleyecektir diye düşünüyorum, herkese bu dönemde sağlık diliyorum.
Teşekkür ederiz.
Kaderoğlu: Kuzey Ankara Platformu kurmalıyız
Benzer Haberler
Gündem
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.