Birleşik Krallık’ta gerçekleştirilen son genel seçimlerde, İşçi Partisi büyük bir zafer kazandı. 650 sandalyenin 411’ini elde eden İşçi Partisi, ülkenin giderek zayıflayan ekonomisi ve artan sosyal sorunlarının etkisiyle seçim zaferini elde etti. Avrupa’da aşırı sağın yükseldiği bir dönemde, bu sonuçlar İngiltere’de sola kayışın önemli bir göstergesi olarak değerlendirildi.
“İngiltere ekonomik olarak zayıflıyor”
Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi İktisatçı Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, seçim sonuçlarının arkasındaki temel nedenleri değerlendirerek, İngiltere’nin ekonomik sorunlarının başlıca etken olduğunu belirtti. “İngiltere’nin giderek zayıflayan ekonomisi, tüketicilerin satın alma gücü, adaletsiz gelir dağılımı ve çocuk yoksulluğu oranının yüksek olması seçim sonuçlarını belirleyen ana faktörlerdir” diyen Kozanoğlu, İngiltere’nin uzun yıllardır süren ekonomik zayıflamasına dikkat çekti.
Prof. Dr. Kozanoğlu, “İngiltere, piyasa ölçütleriyle dünyanın 6. satın alma gücü paritesiyle 9. büyük ekonomisi ama sürekli görece zayıflama içerisinde. Londra borsasında hisselerin yüzde 56’sı yabancıların elinde. ABD şirketleri yılda İngiltere’ye 700 milyar dolarlık satış yapıyorlar. 1,5 milyon işçi Amerikan şirketlerinde çalışıyor” diyerek, ülkenin ekonomik bağımsızlığını yitirme tehlikesine vurgu yaptı. Ayrıca, konut fiyatlarının artışı ve genç kuşakların ev sahibi olma hayallerinin sönmesi gibi sorunlara da dikkat çekti.
Çocuk yoksulluğunun da yüksek olduğunun altını çizen Kozanoğlu, “Birleşik Krallık’taki çocukların yüzde 30’u, 4,2 milyon yoksulluk içerisinde. Yeterli beslenemeyen, gıda güvenliğini sağlayamayan 3,7 milyon aile var. İngiltere’nin övünç kaynağı Ulusal Sağlık Sistemi de gerileme içerisinde. Katkı payları ve uzun bekleme listeleri yurttaşların belini büküyor” dedi.
İşçi Partisi’nin başarısını dar bölgeli seçim sistemine bağlayan Kozanoğlu, “İşçi Partisi, oyların sadece yüzde 34’ünü alarak tek başına hükümet kuracak çoğunluğu elde etti. Bu başarı, sağ oyların Muhafazakâr Parti ve Nigel Farage’ın Reform Partisi arasında bölünmesinden kaynaklandı” ifadelerini kullandı.
“Halkın ona olan desteğinin devam ettiğini gösteriyor”
Jeremy Corbyn’in bağımsız aday olarak yeniden seçilmesine vurgu yapan Kozanoğlu, “Corbyn, Filistin bağımsızlık mücadelesine verdiği destek nedeniyle haksız yere antisemitik olarak yaftalanmış ve partiden ihraç edilmişti. Ancak bağımsız aday olarak 41 yıldır hizmet ettiği seçim bölgesinde, İşçi Partili adaya 8 bin oy fark atarak yeniden seçilmesi, halkın ona olan desteğinin devam ettiğini gösteriyor” dedi.
Corbyn ile kader birliği yapan Sosyalist Kampanya Grubu’nun önemli isimlerinin koltuklarını koruduğunu belirten Kozanoğlu, “Bu isimler, parlamento açıldıktan sonra seslerini daha fazla yükseltebilirler. İşçi Partisi’nde, Starmer’ın politikalarına muhalefet edebilecek azımsanmayacak sayıda sol kanat milletvekili bulunuyor” dedi.
Muhafazakar Parti’nin seçimlerde yaşadığı büyük yenilgiye de değinen Kozanoğlu, “İngiltere’de yaygın bir inanış var: Seçimleri muhalefet kazanmaz, iktidar kaybeder. Bu yaklaşım, 2024 seçimleri için de doğru çıktı. Hayat pahalılığı, yüksek faizler, kamu hizmetlerinin yetersizliği, düşük büyüme ve verimliliğin artırılamaması gibi olgular, seçmenleri iktidardan uzaklaştırdı” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Kozanoğlu, Starmer’ın politikalarını ve gelecekteki olası etkilerini değerlendirerek, “Starmer, küresel ekonomide büyük bir güç haline gelen varlık yönetim şirketleriyle iş birliği yapmayı planlıyor. Özellikle dünyanın bu konudaki en büyük firması BlackRock ile iş birliği hedefliyor. Kamu-özel iş birliği projeleri aracılığıyla altyapı yatırımlarını hızlandırmayı amaçlıyor. Ancak bu tarz iş birlikleri konut fiyatlarının yükselmesine ve kiraların artmasına neden olabilir” dedi. Dış politikada ise Starmer’ın Britanya’yı dünya sahnesinde daha etkin kılmayı hedeflediğini belirtti.
