Her sabah kalktığında yeni bir başlangıç,yeni bir gün, yeni bir hayat umutlarıyla yola çıkarsın.Kapı eşiğinden ayağını dışarı attığın anda, her günkü gibi hiç bir şeyin değişmediğini, alışılmış bir hayatın içinde bulursun kendini.Halbuki ne umutlar vardı içinde güzellik, huzur, cıvıl cıvıl sokaklar, herkes işinde ekmeğinde, selamlaşan, birbirine nezaket, saygı gösteren insanların bir oyana bir buyana koşuşturduklarını görmek gelir içinden.Bunları görememe korkusu kapıdan çıktığında belirginleşir, göremeyeceğin duyamayacağın o güzel hayaller her attığın adım kadar uzaklaşır senden, yakalamak istercesine adımların hızlanmaya başlar, ve onca yol kat edersin bilmeden fark etmeden . Geriye baktığında bitkin, birbirine küs bakan insanların içinden geçip geldiğini fark edersin. Boş, monoton bir yolculuktur, umutsuzluğa doğru sürekli kendine çeken bataklık misali kaybolup gidersin kendi iç boşluğunda geri dönüşü zor bir yolmuş gibi vaz geçersin her bir güzeli, güzelliği görmekten.Umut yerine umutsuzluk solmuşluk, usanmışlık sarar etrafını, bunalır daralırsın, sarılmak istersin sımsıkı. Bir ışık gördüğünde sahteliği gelir aklına korkarsın, ışık gözlerini kamaştırır, bakamazsın, şüphe vardır içinde onca karamsar yolculuğun sonunda bir ışık görmek düşündürür seni, benden başka fark eden yok mu deyip donup kalırsın, gerçekle sahtelik arsında gelgitler başlar şaşırırsın ne yana bakacağını, ne yana gideceğini, çelişkiler sarar etrafını, başını döndürür, yaşam dediğin şeyin böyle bir şey olduğunu düşünürsün konduramazsın kendine, sahtedir, aldatmacadır, suyun akışı gibi kendi istemediği halde akıcılığı olan yöne doğru akıp gitmek gibi gelir insana. Yol bulmak zordur, elinde değildir çoğu zaman yön değiştirmek zor gelir, düşündüklerinle görmek istediklerinle çelişir durur seni çeken akım, hayat denen yaşam şekli, bir türlü hedefi tutturmazsın.Yazımın başında belirttiğim gibi; Yeni umutlar, huzur, cıvıl cıvıl sokaklar, selamlaşan, birbirine tebbessüm eden insanlar, paylaşan, birbirine saygı duyan bir toplum yaşam kalitesini artıran değerlerin bir bir kaybolup gittiği görülen bir yolculuk.İnsanları bu denli bencil yapan, hırçınlaştıran, ayrıştıran nedir, Dünya görüşümü? Menfaat mi? Senlik benlik mi? Açlık mı? Bulunduğun topraklar mı? Nedir? Üç günlük bir dünyada, şu cennet vatanda derdin nedir, neyini beğenmedin, inat, iddia, israf, ihanet, Nedir derdin?Gün batımının hissettirdikleri kişiden kişiye göre değişse de genel bir hüzün havası vardır. Ama içten içe biliriz ki bugün batmazsa yarın yeniden doğuş ve tap taze bir yaşam başlamayacak.Benim de öyle akşamlarım vardır.
Kapıdan girince anama sarıldığım,
Çocuklara karamela ve çekirdek getirdiğim,
Meyhaneye uğramadan çakır keyif,
Düşmanım yok,
Gündeliğim cebimde,
Küfretmeden
Öyle tasasız döndüğüm akşamlar..
Benim de öyle akşamlarım vardır.
Her gece böyle değilim.Giovanni Fattori, Sunset At Sea, 1895
Benzer Haberler
Gündem
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.