Sezaryen doğum, modern tıpta önemli bir yer tutsa da gereksiz yere yapılması hem anne hem de bebek için riskler taşır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), ideal sezaryen oranını %15 olarak belirlemiştir. Ancak Türkiye’deki sezaryen doğum oranları, DSÖ’nün önerdiği bu seviyenin oldukça üzerindedir ve son yıllarda giderek artan bir seyir göstermektedir.
Soru: Dünya Sağlık Örgütüne göre yaklaşık %15 olması gereken, Norveç’te ve Hollanda’da %15 olan doğum oranı Türkiye’de yüzde kaçtır?
a) %30
b) %40
c) %50
d) %60
Kurumlara Göre Sezaryen Oranları
2022 yılı verilerine göre, Türkiye’deki sezaryen doğumların kurumlar bazında dağılımı şu şekildedir:
- Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde: %36,69
- Özel hastanelerde: %54,89
- Vakıf üniversitelerinde: %1,91
- Devlet üniversitelerinde: %6,23
- Diğer kamu hastanelerinde: %0,28
2022 yılında Türkiye genelinde toplam 1.166.175 doğum gerçekleşti. Bu doğumların %60,5’i, yani 706.370’i sezaryen ile gerçekleştirildi. Bu oran, Türkiye’deki sezaryen doğumların oldukça yüksek olduğunu ve DSÖ’nün önerdiği %15’lik sınırın çok üzerinde olduğunu gösteriyor. Sezaryen doğumların, küresel sezaryen oranı olan %21,1’e kıyasla Türkiye’de ciddi şekilde daha yaygın olduğu görülmektedir.
Özel hastanelerde sezaryenin planlanabilir olması ve daha hızlı bir süreç sunması, doktorlar ve hastalar için cazip bir seçenek haline geldi. Ayrıca, bazı anne adayları doğum sancısından korktukları için sezaryen doğumu tercih edebilmektedirler. Bu gibi sosyal ve tıbbi faktörler bir araya geldiğinde, sezaryen doğum oranları hızla yükselmektedir.
Tıbbi gereklilik olmadığı durumlarda sezaryen doğum tercih edilmesi, bazı sağlık riskleri doğurabilir. Cerrahi bir işlem olduğu için iyileşme süresi daha uzun olup, enfeksiyon ve diğer komplikasyon riski artabilir. Aynı zamanda sezaryen ile doğan bebeklerde solunum sorunları gibi komplikasyonlar daha yaygın olabilir.
