Tasarruf kelimesi iki manaya gelir; ilki bir şeyi dilediği gibi kullanma yetkisi ikincisi ise idareli harcama anlamlarını içerir.Geçtiğimiz günlerde Tasarruf Tedbirleri adı altında Cumhurbaşkanlığı Genelgesi yayınlandı. Ülkemiz genelgeler ve kararnameler memleketi olalıberi her sabah bir kararnameye uyanır olduk. Zat-ı şahanelerinin artık bir istiare sonucu mu yoksa kafasına estiği bir anda mı zuhur ettiği bilinmeyen keyfi kararlarla memleketimiz sürüklenmektedir. Bu acı ve hiç içimize sinmeyen tabloyu elbette ülkemiz hak etmemektedir.Tedbir neden alınır? Hangi koşullar tedbir almayı zorunlu kılar? Ekonomik olarak büyük atılımlar gerçekleştirdiği söylenen bir devlet neden ekonomik tedbirler almak durumunda kalır? Bunlar ilk baştan aklımıza gelen sorular.. Öte yandan tedbir denilen şey, tasarruf gibi başlangıçta bahsettiğimiz iki (neredeyse) zıt anlama gelecek şekilde karşımıza çıkarsa bunun istismarı basitleşir.Bakın il özel idareleri, belediyeleri, sermayesinin yarısından fazlasının kamuya ait işletmeleri, fonlar, döner sermayeler ve bilimum kamu kuruluşlarını kapsayan bu çok önemli ve acil olduğu söylenen tasarruf tedbirleri sadece kimleri kapsamıyor biliyor musunuz? Genelgede yazdığı haliyle aynen aktarıyorum: Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı ve TBMM Genel Sekreterliği hariç. Kör göze parmak bir Genelge değilse nedir bu? Yani koskoca bir ülke kemer sıkacak, porsiyon azaltacak ama saraydakiler ve muhipleri bundan asla etkilenmeyecekler. Bu izansızlığın, ölçüsüzlüğün ve nobranlığın artık durması gerekmiyor mu?Ya artık bu ülkenin ekonomisini mahvettiğinizi kabul edin ve çekilin ya da artık kabak tadı veren tiyatrolarınızı kendinize saklayın. Dünyanın en çok büyüyen ülkesi tasarruf tedbiri uyguluyor, istihdam azalırken işsizlik de azalıyor, zamların, vergilerin, kesintilerin sonu gelmiyor. Bu tablonun inandırıcı hiçbir yanı kalmamıştır.Tasarruf Tedbirleri’nin yayınlanmasının bir diğer önemli gerekçesi de muhalefet belediyelerinin hizmet ağının iktidarın tüm olanaklarına rağmen ortaya koyduğundan çok daha etkili bir görüntüye sahip olmasıdır. Nitekim genelge; gazete alımından su arıtmaya, kağıtları arkalı önlü kullanmaktan, yeni inşaat başlatmaya kadar bir çok başlıkta önlem içermektedir. Ve bu önlemleri de elinde sopayla takip edeceğini ifade etmektedir.Belediyelerin kendilerine ait hizmet alanlarının neredeyse tamamının kısıtlandığı, halkın ihtiyaçlarının katlanarak arttığı bu pahalılık sürecinde sosyal yardımlara dahi ket vurmayı planlayan bu yaklaşım tamamen iyi niyetten uzaktır.Elbette ülkemizin bir tasarrufa ya da israfa karşı tedbir almaya mutlak ihtiyacı vardır. Fakat bu durum son 10 yılda 6 kez yayınlanıp, kendilerinin dahi uymadığı sadece muhalif belediyeleri iş yapamaz hale getirmek için ortaya koydukları siyasi hesaplarla gerçekleşemez. Ayrıca Saray gizli ödeneğinden, şatafatından, yeni saraylar yapma sevdasından, uçak filosundan, 5’li müteahhit çetesi ve saz arkadaşlarından kurtulmadıkça bu ülkede sadece halk tasarruf önlemi alacaktır.Cumhurbaşkanı bu genelgeyle beraber; ülkenin ortak parasını gönlünce harcama tasarrufunun kendisinde, porsiyon küçülterek kemer sıkma tasarrufunun da halkta olmasına karar vermiştir. Zaten kendisi karar verdiyse halkın sesini kısma tedbirleri de yakında alınacaktır. Bu tasarruf tedbirlerine karşı halkın en büyük mutasarrıf olduğunu hatırlatma vakti yaklaşmaktadır.
- Haberler
- Köşe Yazıları
- Bu tedbir kimin tasarrufu
Bu tedbir kimin tasarrufu
Can Kaderoğlu tarafından yayınlandı
yayınlandıBenzer Haberler
Gündem
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.