Ankara Kent Konseyi (AKK), suyun verimli kullanılması için düzenlediği “Suya Saygı Buluşmaları”nı tamamlayarak ‘Suya Saygı Raporu’ sonuç bildirisini açıkladı. Merkez ve yerel bazda tüm karar vericilerin gelecek planlamasını şimdiden tasarlaması gerektiğine dikkat çekilen bildiride kuraklık riskine karşı alınacak önlemler sıralanırken evsel atık suların değerlendirilmesi başta olmak üzere Başkent’teki tüm derelerin ve su varlıklarının özellikle de İmrahor Vadisi, Mogan ve Eymir Gölü’nün su sistemini besleyen drenaj ağlarının korunması gerektiği vurgulandı.
Ankara Kent Konseyi (AKK) suyun verimli kullanması ve kuraklık riskine karşı başlattığı “Suya Saygı Buluşmaları”nı tamamladı.
AKK Başkent Ankara Çevre ve İklim Meclisi ile Su Çalışma Grubu tarafından düzenlenen basın toplantısıyla “Suya Saygı Raporu” adıyla buluşmaların sonuç bildirisi açıklandı. Toplantıya Ankara Kent Konseyi Yürütme Kurulu Başkanı Halil İbrahim Yılmaz, AKK Çevre ve İklim Meclisi Sözcüsü Ömer Şan, AKK Kırsal Kalkınma Çalışma Grup Sözcüsü Kenan Baydar, AKK Su Çalışma Grup Sözcüsü Prof. Dr. Nilgül Karadeniz ve Halk Sağlığı Çalışma Grup Temsilcisi Mehmet Tüfekçi katıldı.
AKK’DEN KARAR VERİCİLERE ÇAĞRI
“Sadece bugünü düşünen, gelecek kuşaklar olmayacakmış gibi davrandıkları tüm tasarı ve planlamalardan, bencil davranışlardan vazgeçmeye çağırıyoruz” denilen sonuç bildirisinde merkezi ve yerel karar vericilere önemli görevler düştüğüne dikkat çekildi.
İmrahor Vadisi ile Mogan ve Eymir Gölü’nün su sistemini besleyen drenaj ağlarının korunması gerektiğinin vurgulandığı sonuç bildirisinde suyun verimli kullanılması için alınması gereken diğer önlemler madde madde şu şekilde sıralandı:
-Öncelikle başta su olmak üzere tüm mevcut doğal varlıkların görünür ya da görünmez olanların korunmasına karar verilmeli. Ormanlara, vadilere, ovalara, derelere, yaylalara geri döndürülemez şekilde zarar verecek olan planlar, projeler ve uygulamalar hiçbir koşulda kabul edilmemelidir
-Üst ölçekli planlarda drenaj ağlarının korunması ve derelerin doğal yatakları içinde devamlılığını sağlayacak yeşil koridorların oluşturulması bir planlama kararı olduğu kadar su kaynaklarının korunması, yağmur suyunun tahliyesinde kanalizasyon şebekesi üzerindeki baskıların azaltılması ve kentin iklim dirençliliğini de önemli ölçüde destekleyecek bir karardır. Bu anlamda yapılaşma baskısı altındaki İmrahor Vadisi, Mogan ve Eymir su sistemlerini besleyen drenaj ağları ile diğer vadi sistemlerinin korunması gerekir
-Orta ve uzun vadede Ankara’da bulunan derelerin -görünür ya da görünmez hâle getirilmiş- vadilerin ve bağlantılı tüm su varlıklarının güncel durumları tespit edilmeli, koruma, geliştirme, onarım planları hazırlanmalı ve bu planlar, kent ve kırla ilgili tüm müdahalelere temel oluşturmalıdır
-Kenti ve kırı daha sağlıklı, yaşanabilir ve dirençli hâle getirmek üzere Ankara’nın ve içinde bulunduğumuz bölgenin hayat damarları olan ama günümüzde yeraltına hapsedilmiş derelerin gün yüzüne çıkarılması için gerekli çalışmalar başlatılmalıdır
-Kentsel dönüşüm sürecinde geçirimsiz yüzey artışına yol açan ve mevcut bitki örtüsü ve ağaç varlığının yok olmasına neden olan, doğal drenaj ağlarını ortadan kaldıran yapılaşma kararları ve imar uygulamaları, yüzey ve yeraltı su varlığının sürdürülebilmesini olumsuz etkilemektedir. Bu tür bir dönüşüm kentin iklim dirençli gelişmesini de tehdit etmektedir. Bu nedenle merkezi ve yerel yönetimlerin planlama, imar, çevre, iklim ve su idarelerinin koordinasyonunda acil olarak mevcut kentsel dönüşüm uygulamalarını değerlendirmesi gerekir
-Mikro ve makro ölçekte alternatif su kaynak çeşitliliğinin eksikliği belirlenerek alternatif su kaynaklarını artırmak için yağmur suyu hasadı ve gri su (evsel atık su) kullanım teknolojileri için gerekli yönetsel çalışmalar yapılmalıdır
-Ankara’nın su kaynaklarını sağlayan Kızılırmak ve Sakarya havzalarının geleceği açısından bir an önce ‘koruyucu-önleyici’ adımlar atılmalıdır. Bugüne kadar neredeyse tüm merkezi ve yerel yöneticilerin bu yönde sorumluluk almadığını görerek, bu konuya tekrar ve tekrar dikkat çekmek istiyoruz. Halihazırda yaşadığımız tüm kritik süreçlere bağlı olarak, tüm bu sorumlulukları üstlenecek yöneticiler ve yönetim anlayışının güçlü bir şekilde ifade edilmesi gerektiğine inanıyoruz
-ASKİ Genel Müdürlüğünün 2050’li yıllar için yaptırdığı İçme Suyu Ana Planına göre şehir merkezi sisteminde yüzde 40 civarında su kaybı olduğu saptanmıştır. Bu su kaybı oranının yüzde 25 seviyesine indirilmesi gerekmektedir. Bunun için gereken rehabilitasyon yatırımları en kısa sürede başlatılmalıdır.