Fransız sinemasının altın çağını simgeleyen ünlü aktör Alain Delon, 88 yaşında hayatını kaybetti. Delon’un üç çocuğu, babalarının uzun süren bir hastalıkla mücadelenin ardından vefat ettiğini AFP’ye yaptıkları açıklamada duyurdu.
Sinemanın Özü: Alain Delon
Alain Delon, yalnızca bir aktör olarak değil, aynı zamanda sinemanın özü haline gelmiş bir kişilik olarak tanındı. Sanatını benzersiz bir yoğunlukla yaşayan Delon, 88 yaşında hayata gözlerini yumdu. 2010 yılında, bir parfüm reklamı için 1968 yılına ait görüntüleri yeniden kullanıldığında, Delon’un “melek yüzlü” görünümü bir kez daha izleyicileri büyüledi. Delon’un bu görüntüleri, onun Fransız sinemasının belki de tek evrensel erkek yıldızı olarak kabul edilmesine yol açtı.
Avrupa Sinemasının Yükselen Yıldızı
Delon, kariyerinin başlarında kazandığı şöhretle birlikte, Avrupa sinemasının en büyük yönetmenlerinden bazılarının ilgisini çekti. 1960 yılında, İtalyan yönetmen Luchino Visconti, Delon’u “Rocco ve Kardeşleri” adlı filmde başrolde oynattı. Güney İtalya’dan sanayileşmiş kuzeye göç eden bir ailenin mücadelesini anlatan bu sosyal gerçekçi yapım, Venedik Film Festivali’nde büyük jüri ödülüne layık görüldü. İki yıl sonra, ünlü İtalyan yönetmen Michelangelo Antonioni, Delon’u “Tutulma” adlı filminde yönetti ve bu film, Cannes Film Festivali’nde büyük jüri ödülü kazandı.
1963 yılında ise Delon, Visconti’nin Giuseppe Tomasi di Lampedusa’nın başyapıtı olan “Leopar”ın muhteşem uyarlamasında, Prens Salina’nın karizmatik yeğeni Tancredi’yi canlandırdı. Bu film, Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye kazandı.
Hollywood Denemeleri ve Avrupa’ya Dönüş
Aynı yıl Delon, Jean Gabin ile “Kumarbazlar Kralı” adlı filmde ilk kez birlikte çalıştı. Cannes’da bir kumarhaneyi soymayı planlayan bir suçlu ikilisini canlandıran Delon ve Gabin, sinema dünyasında büyük beğeni topladı. Ancak Delon’un ABD’de kariyer yapma girişimi başarısızlıkla sonuçlandı. Hollywood’da çektiği üç film, Dean Martin gibi ünlü isimlerin varlığına rağmen ticari başarısızlık yaşadı. Delon, bu projelerden ilham almadığı için Avrupa’ya geri döndü.
Kariyerinin Zirvesi
Avrupa’ya döndükten sonra, Delon eski dostlarıyla yeniden bir araya geldi. 1969 yılında, Alman-Fransız oyuncu Romy Schneider ile “Havuz” adlı filmde birlikte rol aldı. Aynı yıl, Jean Gabin ve Henri Verneuil ile “Sicilyalı Klanı” adlı Fransız gangster filminde tekrar bir araya geldi.
Ancak Delon’un kariyerinin en çarpıcı filmi, yeni dalga akımının devlerinden Jean-Pierre Melville ile yaptığı işbirliği sonucu ortaya çıktı. “Samuray” adlı neo-noir başyapıtında Delon’un “melek yüzlü” görünümü, yalnız ve metodik bir kiralık katil rolünde güçlü bir kontrast yarattı. Delon ve Melville, birlikte iki film daha çekti: “Kızıl Çember” ve “Bir Polis” – Melville’in son iki filmi. Her iki yapım da belirgin bir karamsarlık havası taşıyordu.
Son Yıllar
Delon, 1980’lerin sonuna gelindiğinde otuz yıllık bir kariyere sahipti. Ancak bu etkileyici kariyere rağmen, kariyerinin geç dönemlerinde artan sayıda başarısız yapımlarda yer aldı. 1990’larda “Dans Makinesi” ve “Casanova’nın Dönüşü” gibi ticari filmlerde rol aldı. Ancak 1997 yılında, Fransız filozof Bernard-Henri Lévy’nin yönettiği “Gündüz ve Gece” filminin ardından Delon, sinemadan emekli olduğunu duyurdu.
Bu dönemde Delon, siyasi ve kültürel kurumlar tarafından bazı en prestijli ödüllerle onurlandırıldı. 1991 yılında, dönemin Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand tarafından Legion d’Honneur şövalyesi yapıldı. On dört yıl sonra, Mitterrand’ın halefi Jacques Chirac, Delon’u dünya sinema sanatına katkılarından dolayı komutan rütbesine yükseltti.
Delon, kamuoyunun bir kısmı tarafından suç dünyasıyla olan iddia edilen bağları, eski Ulusal Cephe lideri Jean-Marie Le Pen ile olan dostluğu ve kadınlar ve eşcinseller hakkında yaptığı açıklamalar nedeniyle eleştirildi. Ancak, tartışmalı bir karakter olmasına rağmen Delon, sanatsal çevrelerde hala bir ikon olarak kabul ediliyor. Onun bıraktığı izler ve yarattığı anılar, Fransız sinemasının altın çağını yansıtan önemli bir miras olarak hatırlanacak.
