2020 yılını insanlığı ve ülkemizi zor durumda bırakan hadiselerle birlikte geride bırakıyoruz.Hiç kuşku yok ki yaşadığımız doğal afetlerin yanı sıra koronavirüs asla unutamayacağımız anılarımız arasında yerini alacak. Hayat, yaşadığımız güzel, tatlı, hoş anıların ve birikimlerin yanında kimi zaman acı olayları da bizlere yaşatıyor ve tecrübe ettiğimiz her bir olay geleceğimizi hazırlıyor.Yaşadıklarmızdan ders alıp almadığımızı, öğrenip öğrenemediğimizi ise bizlere zaman göstererek. Yaşamanın tekinsiz sayılacağı dünyamızda kimilerini sellerde, yıkılan binaların altında, kimilerini yoğun bakım odalarında yitirdik. Vatanı müdafaada şehit verdiğimiz askerlerimizle birlikte 2020 yılı belki de çoğumuzun hoş anı bırakamadan terk ettiği bir yıl olacak. Ancak her şeye rağmen dünya dönmeye devam ediyor.Korona, pandemi, covid, faz I,II,III çalışmaları, aşının ve ilacın bulunup bulunamayacağı gibi sağlığımızı ilgilendiren gündem geride bıraktığımız yılda en önemli sayılacak konular arasında yer aldı. Hastalanan yakınlarımız ekranlarda ‘vaka’ olarak değerlendirilirken ‘entübe’ kelimesi ile de tanışmış olduk. Vakaların ilk çıktığı günlerde sayılar bizler için çok şey ifade ederken, her şeye olduğu gibi buna da alıştık ve aslında rakamlarla ifade edilenin insan hayatı olduğunu unuttuk.Koronavirüsün toplum sağlığının yanında en önemli etkisi eğitim alanında görüldü. Çocuklarımız canlı dersle, EBA’yla tanıştı. ‘Hocam böön canlı ders var mı?” sözü tebessüme neden olurken, sokağa çıkıp koşamayan, yüz yüze eğitim alamayan çocuklarımız evlerine hapsoldu ve eğitim, öğretimin yanında süreç motor gelişimlerini de ciddi anlamda etkiledi.‘Kısa çalışma ödeneği’ kelimesi ile tanıştık. Kimisi gerçekten kendisi için, kimisi ise patronu için bu uygulamadan yararlandı. Ekonomik bunalım ‘felaket’ olarak nitelenebilecek olayların yanına da eklenince, insanlar sağlığını değil, ‘nasıl ayakta kalabilirim?’ sorusunun cevabını aramaya başladı. İşsiz kalan, geçim derdine düşen milyonlar bir çıkar yol aramaya koyuldu. Önceden türlü sosyal sorunlarla dolan sosyal medya mesaj kutularımız, ne yazık ki çaresizliği anlatan metinlerle doldu. ‘Evde kal’ denildi ancak, evde kalacak ortamlar oluşturulamadı.Ancak bireysel olarak çözmeye çalıştığımız, yani toplumsal duyarlılığımızı tekrar harekete geçiren olaylar zinciri, devletimizin bu alanda hazırlıksız olduğunu da bizlere gösterdi. Doğumundan itibaren vergi ödeyen her bir yurttaş, her bir esnaf beklediği ve istediği desteklemelerden bir türlü yararlanamadı. Biner TL hibe, kira desteği gibi yardımlar, özellikle vergi yükü binen esnafı rahatlatacak adımlar olmaktan uzak kaldı. İş yeri kapanan esnafı bile düşündüğümüzde verilen desteği yeterli görebilmek imkansız görüldü.Dünyanın çeşitli ülkelerine yapılan yardımlar hepimizi mutlu eder ancak, kendi içimizdeki sorunları çözemeden uygulamaya alınması da 2020’nin tepki çekenleri arasında yerini aldı. Yoksulluk, enflasyon, işsizlik gibi sorunlar ‘güçlü devlet’ adına uluslararası alandaki bu manevraları içerde tepkiye dönüştürdü.Geçtiğimiz yıl bir çok yönüyle, eğer doğru yorumlayabilirsek bizler için ders niteliğinde oldu. Yüzlerimizi maskeyle örttüğümüz 2020, değerli görmediğimiz bir çok konunun ne kadar kıymetli olduğunu gösterdi. Sokağa çıkamamak, restaurantta yemek yiyememek, çocukların parklarda oynadığını görememek, bir araya gelip, yeni yılı, doğum günlerini kutlayamamak. Hepimiz yaşlanıp bu dünyadan göçüp gideceğiz, büyüklerimizi ziyaret edememek, yaşamevlerindeki yaşlılarımızı yanlız bırakmak, daha bir çok şey eklenebilir.Bunları tek tek sıraladığımızda, aslında mutlu olmak içim bir çok sebebimiz olduğunu da görmüş olacağız. Umarız 2021 yılı, hepimiz için, insanlık için ve ülkemiz için umutsuzluğun olmadığı, güzelliklerle dolu bir yıl olur.
- Haberler
- Köşe Yazıları
- 2020’den öğrendiklerimiz
2020’den öğrendiklerimiz
Onur Kök tarafından yayınlandı
yayınlandıBenzer Haberler
Gündem
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.